7 Eylül 2022 Çarşamba


SANCILIDIR YAŞAMAK

Birçok şey böyledir yirminci yüzyılda 

Başlamadan yorar, başlamadan biter. 

Hayat zaten bundan ibaret değil midir?

Yaşamaya çalışmaktan...

Uyandığımız sabahlarda bir anlam ararız.

Neden uyandım ben?

Bugün ne yapacağım?

Bugün ne yaşayacağım?

Kimler var kalacak hayatımda?

Sırrı çözebilecek miyim?

İşte tüm bu sorulardan ibaret hayat denen yaşam öyküsü.

Ha bir de sırrına Lokman Hekimden başka kimselerin erişemediği 'ölmek' mevzusu var.

Ölmek ya da ölmemek.

İnsan bir defa fiziksel olarak hayata gözlerini kapatır, bunda hem fikiriz.

Peki, ya ruhu kırk yerinden bıçaklanmak sureti ile her gün ölenler.

Ölmek...

Sırrı, daha kimsenin çözemediği bir gizim..

Açık konuşmak gerekirse bu sırrın çözülmediği evladır.

Doymak bilmeyen gözler, her daim aç olan nefisler dünya üzerinde varlığını sonsuza kadar sürdürecek olursa,

yaşamak çilesi çekilmez bir hal alırdı.

Ruhumuz kırk değil kırk bin yerinden bıçaklanırdı.

Ne korkunç ama değil mi?

Zamanın acımasızlığı, Yaşamanın kıtlığı, ölümün aceleciliği...

Hepsine razı olmak lazım yaşayabilmek için ve çok da takılmamak lazım uyanabilmek için.

söz tükendi dostlar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder